HPV Tedavisi İstanbul

HPV tedavisi, HPV enfeksiyonlarını kontrol altına almak, HPV’den etkilenen bölgeleri düzenli olarak değerlendirmek ve HPV kaynaklı kanser hastalıklarını önlemek amacıyla yapılan tedavidir. Yazımızın devamında ‘’HPV tedavisi nasıl yapılır?’’, ‘’HPV nasıl bulaşır?’’ ve ‘’HPV aşısının önemi nedir?’’ gibi merak edilen sorulara yanıt vereceğiz. HPV tedavisi hakkında detaylı bilgi almak için Prof. Dr. İlker Kahramanoğlu ile iletişime geçebilirsiniz.

HPV Nedir?

HPV yani ‘’human papilloma virüs’’, genital bölgede siğil oluşumuna, kanser öncüsü lezyonlara ve rahim ağzı kanseri gibi bazı hastalıklara neden olabilen bir virüs ailesidir. HPV’nin pek çok farklı türü vardır. Bunlardan bazıları, herhangi bir şikayete neden olmaz. Bazı HPV tipleri genital bölgede siğil (kondilom) oluşumuna yol açar ve bazıları ise çeşitli kanser hastalıklarının riskini arttırabilir.

HPV Nasıl Bulaşır?

Human Papilloma virüs (HPV), cilt temasıyla bulaşan bir virüstür. 200’den fazla farklı tipi vardır. Genellikle cinsel kontakt ile bulaşır. Bu, vajinal ilişki olabileceği gibi, oral seks, anal seks veya genital alanı içeren herhangi bir temasla (ör: elden genital alana) olabilir. Cinsel bulaş, HPV için %100 geçerli olmayabilir. Kondomlar, cinsel yolla bulaşan birçok enfeksiyonu engellerken, HPV’den tamamen korunmayı sağlamaz. Çünkü genital bölgenin tamamını sarmamaktadır. Aynı zamanda kadınlarda, rahim ağzı kanserinin başlıca nedenidir.

  • HPV; vajinal, anal ya da oral cinsel ilişki ile bulaşabilir.
  • Esas bulaş yolu ten temasıdır. Bu nedenle kondom da %100 koruma sağlamaz. Korunmasız her cinsel ilişkide HPV bulaş riski vardır.
  • HPV bazı hastalarda siğil belirtisi göstermez. Bu nedenler partnerlerde siğil olmasa bile bulaşabilir.
  • HPV, doğum sırasında anneden bebeğe geçebilir. Geçse de bebeklerin neredeyse tamamı, ilk 6 ay içerisinde virüsü temizler.

HPV genellikle bu şekilde bulaşır.

HPV Sadece Cinsel İlişkiyle mi Bulaşır?

HPV, insanlarda en sık cinsel yolla bulaşan virüstür. HPV’nin non-seksüel bulaşı, daima tartışma konusu olmuştur.

Yeni kazanılan HPV enfeksiyonuyla ilgili yapılan çalışmalarda, HPV’nin ilk cinsel ilişkiden kısa bir zaman sonra vücuda girdiğini göstermiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde, üniversitede okuyan ve ilk kez cinsel ilişkiye giren kadınlarda yapılan prospektif bir çalışmanın sonucunda, HPV’nin 24. ayda kadınların %40’ında pozitifleştiğini göstermiştir. HPV (+) olguların da %10’unda HPV 16 izole edilmiştir.

Yine de HPV’nin cinsel ilişki dışında da bulaşabildiğini biliyoruz.

  • Dış Ortamdan Bulaş

Hemen hemen her zaman cinsel ilişkiyle bulaşsa da HPV, stabil kapsidi nedeniyle dış ortama dayanıklı nadir virüslerdendir. Dış yüzeylerde enfeksiyöz yapısını koruyabilir. Hatta, sık kullanılan dezenfektanlara karşı dayanıklıdır. Virüs dış ortamlara, dökülen epitel hücreleriyle bulaşır. Dış ortamda HPV’nin kuruluğa karşı dayanıklılığını test eden bir çalışmada, HPV’nin oda ısısında 3. günde %50 infektivitesini koruduğu gösterilmiştir. Bu data, HPV’nin non-seksüel bulaş riskini ortaya koymaktadır.

HPV 16’nın, sık kullanılan 11 dezenfektana maruziyetini araştıran bir çalışma ilginç sonuçlar vermiştir. Öncelikle, hastanelerde yaygın olarak kullanılan geniş antimikrobiyal olan glutaraldehite bakacak olursak (glutaraldehitin adenovirüs, parvovirüs, enterovirüslere karşı etkin olduğu gösterilmiştir), HPV, glutaraldehitin etkilerine rezistan kalmayı başarmıştır. Glutaraldehitin alternatifi olarak kullanılan ortofitalaldehit de HPV 16’ya karşı tam etkinlik gösterememiştir. Etanol ve izopropanol gibi alkol bazlı dezenfektanlara karşı da HPV, dayanıklı kalmıştır. HPV, nihayet, hipoklorit ve perasetik asite karşı duyarlı bulunmuştur. Burada önemsenmesi gereken noktalardan biri şudur: el dezenfektan sistemleri, HPV’nin bulaşını efektif olarak önlememektedir.

Nazokomiyal bulaşlar, birçok virüs enfeksiyonu için oldukça yaygındır. HPV’nin hastane kaynaklı bulaşında, önemli potansiyel yol, transvajinal ultrason problarıdır. HPV barındıran vajinal problar, muayene esnasında serviks ve vajina ile temasta olacağı için bulaştırmaya adaydırlar. Problar üzerinde HPV DNA bakılan çalışmalarda, sadece HPV DNA değil, aynı zamanda serbest virionların da varlıkları gösterilmiştir. Problar, hastalar arasında temizlense de geniş sterilizasyon özellikle de aletin hassasiyeti düşünüldüğünde sıkça uygulanmamaktadır. Her hasta için muayene esnasında prob üzerine kılıf (prezervatif, eldiven) yerleştirilir. Fakat, bu kılıfların perforasyon ihtimali %9’lara dek varmaktadır.

Jinekoloji polikliniğindeki aletler üzerinde yapılan bir çalışmada, aynı günün sabahı ve akşamında, aletlerin içerdiği HPV ve tiplerine bakılmıştır. Muayene masası, kolposkop, muayene lambası, klozet kapağı ve sifon, bakılan bazı aletlerdendir. Bu belirttiğimiz aletlerin hiçbirinde sabah 08:30’da HPV saptanmazken, akşamüstü 16:30’da hepsinde HPV saptanmıştır. En çok saptanan tipler, HPV 6 ve 16 olmuştur.

Oral kavite de HPV ile enfekte olabilen ve HPV’yi bulaştırabilen bir yoldur. Nasıl ki, serviks epiteline HPV’nin girmesi için mikroyaralar gerekiyorsa ve cinsel ilişkinin kendisi mikroyara sebebiyse, oral kavitede de diş bakımı, yemek yeme gibi mikroyara yaratacak birçok aktivite mevcuttur.

  • Oto-inokülasyon

HPV’nin non-seksüel olası bulaşında diğer yol da oto-inokülasyondur. Bununla ilgili datalar, daha önce ilişkiye girmediğini belirten kadınlar ve çocuklar üzerinde yapılan çalışmalardan gelmektedir. Cinsel ilişki hikayesi olmayan ve olan kadınların HPV pozitifliğine bakan bir çalışmada, ilk grupta %51 hastada, ikinci grupta ise %69 hastada HPV saptanmıştır. Yani, cinsel ilişkiye girmediğini ifade eden kadınların yarısında HPV maruziyeti bulunmuştur. Çocuklarda yapılan bir çalışmada, düşük risk HPV tipleri gösterilebilmiştir. Özellikle HPV ile enfekte kişilerin parmaklarında HPV DNA saptanmıştır. Dolayısıyla, bu kişilerin HPV’yi elleriyle kendilerine ve etrafındaki kişilere, non-seksüel fiziksel kontaktla bulaştırması mümkündür.

  • Vertikal Bulaş

Anneden bebeğe vertikal bulaş, diğer olası bulaş yollarından birisidir. Bu potansiyel bulaş, uterus içine olabileceği gibi, doğum esnasında veya doğum sonrası temasla da olabilir. HPV’li annenin doğum kanalından bebeğe geçiş gösterilmiştir. Hatta, annedeki HPV DNA yükü ne kadar çoksa, infanta HPV geçme ihtimali de o kadar yüksektir. Genom sekansları ve HPV tiplendirmeleri çalışmalarının sonuçlarına göre, infanta bulaşta anne direk sorumludur. HPV (+) gebelerde, HPV DNA, hem plasenta hem de amniyotik sıvıda gösterilmiştir. Bu durum, konjenital enfeksiyon olasılığını akla getirse de bebeğe bulaşta en yüksek risk, doğum esnasında enfekte doğum kanalından geçiştedir. Birçok kez, HPV DNA, yenidoğanın oral kavitesinde bulunur. HPV’nin oral kanserlerle ilişkili olduğunu biliyoruz ancak, yenidoğana bulaşan HPV’nin regresyonu 1-2 ay içinde %90’ın üzerinde, 6. ayda ise %100’dür. Bununla beraber, HPV 6 ve -11 gibi düşük risk tipler, jüvenil reküren respiratuar papillomatozise yol açabilir. Genellikle, 2-5 yaşları arasında ortaya çıkar. Kondilomu olan kadınların çocuklarında gelişme ihtimali, kondilomu olmayan kadınların çocuklarına göre 200 kat daha fazladır.

HPV Virüsü Kimlerde Görülür?

Kadın ve erkeklerin birçoğu, HPV’ye ilk kez 15-30 yaş aralığında maruz kalır. 50 yaşına kadar, cinsel aktif erişkinlerin %75-80’i en az bir genital HPV enfeksiyonuna yakalanacaktır.

HPV Aşısının Önemi Nedir?

HPV aşısı, HPV’nin başta rahim ağzı kanseri olmak üzere pek çok tehlikeli hastalığa neden olabilen, riskli türlerine karşı bağışıklık sağlar. Yani HPV aşısı, HPV kaynaklı kanser hastalıklarının önlenmesinde son derece etkilidir. Bunun yanı sıra genital siğilleri de önlemektedir. Konu hakkında detaylı bilgi almak için sitemizde yer alan HPV Aşısı isimli içeriğimizi inceleyebilirsiniz.

HPV Türleri Nelerdir?

HPV, Papillomaviridiae ailesine üye olan, zarfsız, çift sarmallı DNA virüsüdür. 200’den fazla farklı tipi vardır. 40’dan fazla farklı HPV tipi, genital bölgede tutulum yapabilir (El-ayakta sık görülen siğiller, genital enfeksiyona yol açan HPV tiplerinden farklı tiplerden kaynaklanır).

Genital HPV tiplerini, kansere yol açma potansiyellerine göre, düşük riskli ve yüksek riskli olarak ayırmaktayız. Genital siğillere yol açan HPV 6 ve 11, rahim ağzı/vajina/vulva kanserine yol açma ihtimalleri neredeyse yok denecek kadar az olmaları nedeniyle düşük riskli HPV sınıfında yer alırlar.

HPV, tüm dünya genelinde ve ülkemizde, en sık cinsel yolla bulaşan hastalıktır. Cinsel aktif bir kadının ömrü boyunca HPV’ye maruz kalmış olma ihtimali yaklaşık %90’dır.

  • Düşük riskli HPV türleri:6, 11, 40, 42, 43, 44, 54, 61, 70, 72, 81
  • Yüksek riskli HPV türleri:16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 68, 73, 82

HPV vakalarında en yaygın görülen HPV türleri ise yüksek risk grubundaki 16 ve 18’dir.

HPV Tedavisinde Kolposkopi

Kolposkopi, HPV enfeksiyonuna bağlı rahim ağzındaki hücresel değişiklikleri incelemek için kullanılan bir tanı yöntemidir. Bu uygulama genellikle, HPV testi pozitif geldiğinde veya pap-smear testinde anormal bir sonuç elde edildiğinde gerçekleştirilir. İşlem sırasında vulva, vajina ve rahim ağzında yer alan anormal lezyonlar detaylı bir şekilde incelenebilir. Gerekirse biyopsi alınarak ileri araştırma yapılabilir. Konu hakkında detaylı bilgi almak için sitemizde bulunan Kolposkopi isimli içeriğimizi inceleyebilirsiniz.

HPV Ne Zaman Vücuttan Atılır?

HPV’li hastalar, tekrar eden enfeksiyonlarla psikolojik sorunlar yaşayabilmektedir. Şunu bilmekte fayda var ki, HPV enfeksiyonu bulunan ve immün sistemi normal olan kişiler, HPV’yi kaptıktan sonra 12 ay içinde %80, 24 ay içinde %92 ihtimalle HPV’yi temizleyecektir.

HPV Tedavisi Nasıl Yapılır?

HPV tedavisi genel olarak iki farklı grup altında incelenir. Bunlardan ilki HPV nedeniyle gelişen genital siğilleri tedavi etmek için yapılır. Bu grupta yer alan tedaviler sayesinde, genital siğilleri ve yol açtıkları şikayetleri ortadan kaldırmak mümkündür. Konu hakkında detaylı bilgi almak için sitemizde yer alan Genital Siğil Tedavisi isimli içeriğimizi inceleyebilirsiniz.

İkinci grupta yer alan tedaviler ise HPV’nin tehlikeli türleri nedeniyle gelişebilecek lezyonları incelemek, gerektiğinde bu lezyonlara müdahale etmek ve ilgili lezyonlar nedeniyle gelişebilecek kanser hastalıklarını önlemek için yapılır. Bunlar genellikle CIN 2, CIN 3 nedneiyle yapılan LEEP konizasyonlardır. HPV tedavisinin en önemli basamağı virüsün ve yol açtığı enfeksiyonların düzenli olarak takip edilmesidir. Çünkü HPV, neredeyse her zaman ilk bulaştan yaklaşık 15 yıl sonra rahim ağzı kanseri gibi hastalıklara neden olmaktadır. Bu yüzden tehlikeli bir HPV türüne sahip olan bireyler düzenli pap-smear ve HPV DNA testlerine iştirak etmelidir.

Yapılan testler sonucu hastada HPV kaynaklı kanser öncesi lezyonlar tespit edilirse, LEEP veya Konizasyon gibi uygulamalarla anormal hücreler temizlenebilir.

HPV ile enfekte kişilerin birçoğunda herhangi bir bulgu veya semptom olmaz. Yine bu kişilerin çok büyük bir kısmında, HPV’ye bağlı bir sorun gelişmeyecektir. Bununla birlikte, HPV’li kişilerin %10-20’sinde HPV enfeksiyonu gerilemeyebilir. Bu durumda, HPV’ye bağlı lezyon gelişme ihtimali, özellikle servikal kanser öncesi lezyonlar ve servikal kanser (rahim ağzı kanseri), bulunmaktadır. HPV enfeksiyonu ile başvuran hastaların birçoğu, kanser endişesini taşısalar da unutulmamalıdır ki, yeni HPV enfeksiyonundan sonra serviks (rahim ağzı) kanseri gelişimi, ortalama 15-20 yılı almaktadır. Bu sebeple düzenli olarak rahim ağzı kanseri taraması (HPV testi ve/veya smear testi) yaptıran hastalarda, kanser gelişiminden önce, oluşacak lezyonların tanı ve tedavisi kolaylıkla sağlanabilmektedir.

İstanbul HPV Tedavisi Fiyatları 2025

HPV tedavisi hakkında detaylı bilgi almak için Prof. Dr. İlker Kahramanoğlu ile iletişime geçebilirsiniz.


Doktora Sorun!
Call Now Button